{ "title": "Aids Yaraları", "image": "https://www.aidshastaligi.gen.tr/images/aids-yaralari.jpg", "date": "19.01.2024 04:40:44", "author": "seval sarıboya", "article": [ { "article": "Aids Yaraları, Aids bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu Hiv adı verilen bu virüs tarafından meydana gelen diğer hastalıkların belirtileri ile hemen hemen aynıdır. Hiv virüsü soğuk ve gribin özdeşleştirilmesi gibidir. Ancak günlük yaşamda aynı odada bulunmak, aynı okulda okumak, aynı havayı solumak ile bulaşmamaktadır. Yani Hiv sağlam deriden geçemez. Bu hastalık sadece üç yolla bulaşmaktadır. Bunlar arasında her türlü cinsel temas, vajinal, anal, oral, kan ve kan ürünleri ve kan bulaşmış malzemeler içindir. Birincil bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Bu nedenle yara ve cilt lezyonları ortaya çıkar. Cilt lezyonlarının olduğu döneme frengi adı verilir. Bu devrede cilt lezyonları kendiliğinden iz bırakmadan kaybolur ve hastalık sessiz bir döneme girer. Bundan sonra hastalık ya hayat boyu sessiz kalır veya hiçbir belirti oluşturmadan üçüncü döneme girer. Be sebeple cilt lezyonları olan ve frengili biriyle cinsel ilişki sonucunda bu hastalık bulaşır. Yıllar sonra frengi, çeşitli iç organlarda hasar oluşturarak tekrar ortaya çıkar. Hastalığın bu evresinde en fazla sinir sistemine hasar verir. Yani sinir sistemi yanında eklemler, karaciğer, kalp ve damarlar gibi birçok organda yapılar ve işlev bozuklukları meydana gelir. Aids yaraları cinsel ilişki sırasında, derideki çatlaklardan bulaşır. Bulaşmasından sonra küçük ve ağrılı sivilce kümesi ortaya çıkar. Daha sonra bu sivilceler birleşir ve yaklaşık 0,5 çapında yaralar meydana getirir. Görüntüsü ise dudaktaki uçuk gibidir. Bazen bu yaralar kendi kendine iyileşebilir. Fakat bu virüs, vücuda bir kez yerleştikten sonra vücutta sessiz kalır ve hayat boyunca zaman zaman tekrarlayan uçuk ataklarına sebebiyet verir.

Aids Yaraları Tedavisi; Tıpta gelişmeler üzerine Hiv virüsünün iyileşme süreci yaklaşık bir haftada tamamlanır. Bazı durumlarda yaraların geç iyileşmesi, yaraların kabuklanması, kapanmaması açısından başka hastalıkların işareti olabiliyor. Bir yaranın meydana geldiği yeri ne kadar zamandır devam ettiği ve kanamanın olması gibi durumlar en önemli kriterlerdir. Bu hastalıklar ten kanserleri, cildin damarsal yapılarını bozan iç uzuv hastalıkları, sistemik hastalıklar, uzun süre devam eden alerjik durumlar ve güneş hassasiyetine karşı birtakım hastalıklar gibi iyileşmeyen yaralarla kendini gösterebilir. Bu yüzden vücutta çoğalmasını önleyici tedavi yöntemleri vardır. Tedavinin amacı bağışıklık sistemindeki bozulmayı engellemektir. Şayet bağışıklık sistemi önceden bozulmuş ise yenilenmesi sağlanır. Şöyle ki kandaki virüs miktarı testlerle saptanır. Bu düzeyin en altına indirmek ve burada tutmak hedeflenir. Tedavinin bir başka yararı da bulaştırıcılığın azalması durumudur. Viral tedavi ile düşürüldüğü zaman Hiv enfeksiyonu diğer insanlara bulaşma olasılığını yok eder. Özellikle anneden bebeğe Hiv virüsü geçiş oranı oldukça çok düşük olur. Yine uzun süreli kullanmaya bağlı olan ilaçlar ile vücudun direnç göstermesi sonucunda içeriğinde virüs bulunan kan hücrelerinin de bağışıklık sisteminin yardımıyla da yok olur. Neticede kandaki virüs miktarı oldukça azalmaya başlar. Böylece üremesi durdurulan virüsler çoğalıp başka hücrelere geçiş yapamazlar. Bu sayede hastalığın ilerlemesi önlenmiş olur.
" } ] }